30 Ara 2007

AJANDA

Ajandasında, dökülen kara zamanların

hem isimleri, hem resimleri var dökülen.

Bilineni tekrara lüzum yok,

orada yaşandı o zaman ve bitti,

dedi, otuzbeş milimetrelik montaj

makinesinin başında uyandığında bir sabah,

eski zaman perdelerinin yanında.


Araladı kütük gibi ajandasını,

-kütük gibiydi hâlâ-

bir eliyle her bir telin arasında

kaç gecenin kokusunu taşıyan

saçlarını taradı ki, bu tam bir taramaktı,

yerinde olduklarından emin olmak için sanki,

aralandı o ân biraz bilinci,

Sıradan değil hiçbir şey hiçbir zaman, diyebildi;

bulduğunda ajandada sahiden içini burkan

bir isim ve bir resmi.



Hiç yorum yok: