14 Ara 2007

ÇINARALTI-REŞİTPAŞA

Reşitpaşa'dan Çınaraltı Kahvesi
sakin bir yürüyüşle bir ömür sürer' derdi.

'Emirgan'ın çocukları yüzmeyi
otuzbeş metreden öğrenirlerdi.
Kilisenin kapısını taşlar,
peşlerinde zangoçlar, yokuşaşağı
koşmayı pek severlerdi.

Yeni delikanlılar içki içip kıyıda,
şişeleri denize fırlatırlardı ama
yakalanıp her seferinde abilerine
bir güzel dayak yerlerdi.'


Muharrem biraz içerilerde otururdu,
kutu gibi ahşap bir evde.
Büyüyünce düşünmemişti asker olmayı hiç
-ama ne yapsınlar, ne elde para ne de
üniversiteyi kazanacağı var bizimkinin,
giysi, yemek, yatak bedava hiç değilse askeriyede-,
Maçka Endüstri Meslek'ten doğru askeri mektebe.

Askeri öğrencilikti bu tabii biraz sıkıcı,
durulmuştu epeyce eski canlı hayatı,
göremez olmuştu artık ne çifte sevgilileri
ne de bıçkın dostları.

Evlilik, çoluk çocuk derken,
göz kapayınca emeklilik gelirken
bir gün bizim Muharrem,
'Gidip göreyim,' dedi 'doğduğum güzel evi.'

Çınaraltı'ndan yukarı bir yokuş yürüdüler,
Yorgancı Yusuf'ta durup birer bardak çay içtiler,
onca samimiyet varken yıllar öncesinden
Yusuf bir şey demedi,
karşıda küller içinden bir güvercin devrildi.

Eylül, 2001, Emirgan

Adam Sanat, Sayı 192, Ocak 2002

Hiç yorum yok: