20 Ara 2007

KARATAŞLI ZALİM

Baharın ilk zamanları, yağmur var yine biraz,
kaygısız geziyorum Kadıköy’de sokakları.
Postaneyi dönüyorum, eski bir şarkı çalınıyor
kulaklarıma: Kadınım, sevdiğim o koku
yok artık bu evde, kadınım...

Bir anda geçmişi hatırladım:
Çamlı bahçesinde yürüyoruz
Karataş Lisesi’nin, ilk kez
elele tutuşmuşuz, hafif bir yağmur
üzerimizde konuşuyoruz.

Dersler mersler derken, nedendir bilmem,
dayımdan sözediyorum ona,
ne denli benzediğinden Tanju Okan’a.
Onun kadar iri cüssesinden ve
yüzünde gizlediği hüzünden onunki gibi.

Susuyoruz sonra ıslanıyoruz,
durağa dek yürüyüp ayrılıyoruz.
Sonra bir haftaya kalmadı
- bunu nasıl yapabilmişti -,
benden hayli çelimli biriyle çekip gitti.

Oysa dayımdan sözetmiştim ben ona, bir de
romantik, hüzünlü hemşerim Tanju Okan’dan.
Kızlar kesin anlamıyordu böyle şeyleri
ve beni, ya da şimdi olduğu gibi o yıllarda da
ben beceremiyordum bir şeyleri.


Hiç yorum yok: