20 Ara 2007

NİCE YIL SONRA

Sis çok önceleri vardı burda güneşten,
bak yine iki sarp kaya arasından göründü
ondan önce şarap kokan kentim,
ışıklar göründü ve bukleli saçlarıyla kardeşim.
Kovayı ters çevirmeyi beceremezdi kızım,
kumdan kale yapmayı, bak,
yine göründü kumdan kaleleri kentin.

Sis çok önceleri vardır burda güneşten,
güneş teninde çiğ taşırdı meltem,
sabah simidi kokusu şimdi içimdeki
nice yıl sonra kente girerken.

Ben, ıhlamur kaynatan annem ve sen,
- numaradan hastalanmaların keyfi –
zeytinlerin altında uzanırken,
Yeniden başlamak, demiştik yine de mümkün,
Ege’nin suları çalkalanırken.

Sunar’ın orada bir akşamüstü,
gündüz geçtiğimiz bahçelerden,
günebakanlar kadar günden geçmişken
hızla arabamızla, Dursaydık keşke orda demiştik.
Ben yavruları beslemiştim dalyanda,
sonra dalyan çupra yemiştik.

Ben, sen ve kahve pişiren annem sohbetteyken
sonra balkonda, güneş doğmazdan önce,
patatalarıyla ayılıp balıkçıların beraberce
mırıldanmıştık onu: "O son yolculuk, o yolculuğun sonu."


Hiç yorum yok: