11 Ara 2007

BADE HARABÛL BASRA* | ÇOMAR'IN ETTİĞİ

Artık çok özlemişti evdekileri...
Çocuklar top oynardı arkadaki sahada,
o da katılmak isterdi oyuna ama
topu tutmayı bir kez olsun bile becerememişti!
Bazen oyuna girerdi de, çok sürmeden,
birkaç tekmeyle tonla küfür yedikten sonra,
bulduğu en yakın gölgeye

uzanıverirdi çölün sıcağında.

Umursamadı önce olanları, geçecek sandı...
Geçecek, boşalacak sokaklar! Sokaklar,
kendinde olalı beri hiç bu kadar dolmamıştı!?
Sokakları dolduranlar tanıdıklardı ve
asıl bu onu şaşırtmıştı: Yan bahçedekiler misal,
karşı evdekiler, çok sevdiği Attar, Ömer, Kader,
-Fatma’yı da görmüş müydü?- ve Hasan,
okula giderken başını sıvazlamayı asla unutmayan.

Dün akşamki düğünde, ki düğün mevsimiydi yine,
ve, bunca ömr-ü zamanında çok düğün görmüştü,
Fatma’nın babasını anımsamıştı öncekilerden,
elindeki kocaman tüfekle saydırmaya başladığını
adamın göğe doğru. Çok korkardı bu seslerden,
gölgesi en yüksek ağacın ardına sığınırdı hemen.

Anlatılır gibi değildi sesler bu sefer,
görmek lâzım, kaçacak bir yer de kalmamıştı,
günlerce aç dolaştıktan sonra bombardıman altında
Çomar, bir sabah, Hasan’ın kollarının altında
uyandı,sıcacık, akşam parmaklarını yediği,
bade harabûl Basra!


* Basra harap olduktan sonra..


Hiç yorum yok: